entry'ler (42)

go

son bedük albümü. şu anda we are the one, we are one shout out diye dolaşma sebebi. franz ferdinand coverı da kayıtlar dahilinde; this fire!

let me go, shake that thing, we are one direk dikkatimi çekenler alışma aşamasındayken.

albüm kartoneti, fotoğraflar kesinlikle mükemmel. hemen bakalım; bahadır tanrıöver

koca albümü bi kaç kez üst üste dinleyebilir, kendinizi yarım yamalak eşlik ederken bulabilirsiniz. tabi bi de dans, dans, dans. çıkış parçası olarak electric girl iyi olmuş, en azından dikkat çekmek için, videosuna lady gaga tadında denilse de güzel. ama biraz sözlere taktım ben kafayı albümde. daha az söz, güzel müzik olamaz mı? olabilir.

klişe timi geliyorum demez;
adam yapıyor yahu!

crescendo

pek bi' alakalı olarak daft punk'tan geliyoor ; (bkz: crescendolls)

sözlükçülerin formspring sayfaları

http://www.formspring.me/jelatin

http://www.formspring.me/jlopoposu

uzak mesafe ilişkisi sürdüren romantik çiftler

(bkz: şehirler arası aşk yaşamak)

sokakta top oynayan çocuklara bağıran yaşlı teyze

(bkz: keserim topunuzu)

pel

bazıları pelin'i böyle kısaltır. pel! diye seslenir, sanki çok uzunmuş gibi.

last fm e erişimin engellenmesi

savcılıkların hobi olarak site engelliyor olabilceğinden şüphelendirmiştir insanı. sanırım sıkıldıkça falan bu işlere dadanıyorlar. komik lan. bi girip baksalarmış sanki çatır çatır serdar ortaç falan indiriyor insanlar. kimin hakkını koruyorsun ki engelleyerek? bi' girip baksalarmış nedir ne değildir diye. giren yine giriyor ya neyse son hız sansüre devam!
(bkz: aferin çok iyi düşünmüşsün)

aşk insanın yarattığı bir hastalıktır

(bkz: biteceğini bile bile aşık olmak/#5380033)

melis

uğur gürsoy'un fırat'ta kullandığı bir karekter, süper kız. hıhı evet.
"hello fırat. hello demek merhaba demektir. fırat özel isim olduğu için değişmez. hıhı evet.."

türkler çıldırmış olmalı

olası bi' "türkiye - xx" maçı sonrasında almanyadan herhangi bi' gazete haberinin başlığı gibi duruyor.

(bkz: klişe timi)

paraşütü açılmayan ateist

ateist diye açılmamıştır şimdi bu paraşüt. yanda bi' kelime i sehadet butonu var ona bassın. sonra inişe hazırlanıyore. amin.

ucuz peçete

şeffaftır. kaldırıp bakınca diğer tarafı gösterir.

10 things i hate about you

ayrıca filmin bi' bölümünde air - sexy boy çalar.

ramazan davulu

yavaştan yok olup gitmesi gereken uyandırma biçimi. anlamıyorum ki hadi gelenek olsun o zaman çal ilk gün ya da son gün. koca ramazan dan dan dan diye gece gece insan uyandırılmaz ki. dinle falan da bi alakası olduğunu düşünmüyorum orucunu tutan da tutmayan da rahatsızdır. ekmek kapısı desen zaten yılda bir kere, düzenli bi para kazanma biçimi de değil neden süregelir? saat var bak telefon var. bildiğin ötüyor olm hem de istediğin saatte. yaa bak insanlık neler yapıyor yahu. çalmayın artık şu davulu!

disko kralı

türk televizyonlarında dramatize edilen hayatlardan, reyting kaygısıyla yapılan işlerden bahsederken bi anda benzer şeyleri yapıveren program. üslup farklı olunca "adam yapıyor yahu" oluyor belki.

biteceğini bile bile aşık olmak

pek bi' alakalı olarak rengin soysal tarafından; "aşk bir hastalık haliydi, iyileştik mi geçerdi." iyileşmeyi kim isterdi?

tanrı ve devlet

mihail aleksandrovic bakunin eseri. tanrı , din , insanların kısıtlanmış özgürlükleri, idealizm , materyalizm, marksizm eleştirisi ve birbiriyle ilişkili bir çok şeyin yer aldığı bir kitap.

--spoiler--
"bilgi ağacının meyvelerine dokunmak açık biçimde yasaklanmıştır. böylece, kendini anlama yeteneğinden tümüyle mahrum kalacak insanın, ebediyen bir hayvan olarak kalması, ebedi tanrısı, yaratıcısı ve efendisi önünde hep dört ayak üzerinde sürünmesi istenmiştir. ama bu noktada, şeytan, ebedi isyancı, dünyanın ilk özgür düşünürü ve kurtarıcısı sahneye çıkar. o, insanın kendi hayvani cehalet ve itaatinden utanmasını sağlar, onu kurtarır, itaatsizliğe ve bilginin meyvesini yemeye zorlayarak, alnına özgürlüğün ve insanlığın damgasını vurur"*
--spoiler--

(bkz: öteki yayınevi)

survivor

"deneme, deneme bir iki üç" diye başlayıp üçe kadar saymadan okunup bitiyormuş gibi hissedilen bir kitap. nasıl choke'ta bakınızlarla ilerleyip iş eğlenceli hale geliyorsa bu kitapta da sayfa numaraları sondan başa doğru ilerliyor. ne de olsa sonunu öğrenerek başlıyoruz ama yine de okutuyor. gösteri peygamberi diye türkçeleştirmişken biz, alıntı yapmak lazımdır;

--spoiler--
"eğer kimse sizi izlemiyorsa herhangi bir şey yapmanın çok anlamsız olduğunun farkına varıyor insan.
çarmıha gerilme sırasında izleyici sayısı düşük olsaydı, olayı başka bir zamana erteler miydi, diye düşünmeden edemiyorum.
menejerimin haklı olduğunun farkına varıyorum. isa'nın neredeyse çıplak olmadığı bir haç hiç görmedim. hiç şişko bir isa görmedinm. ya da vücudu kıllı bir isa görmedim. gördüğüm her haçta isa, belinden yukarısı çıplak olarak bir kot markası veya erkek parfümü için modellik yapacak görünümde. "
--spoiler--

a woman a man walked by

pj, jp harikası!
traklist şu şekilde;

black hearted love
sixteen, fifteen, fourteen
leaving california
the chair
april
a woman a man walked by / the crow knows where all the little children go
the soldier
pig will not
passionless, pointless
cracks in the canvas
john parish ve pj harvey demişken bakmak lazımdır; dance hall at louse point

filmi izlemeden yorum yapan öküz

öyle öküzdür ki mantıksal çıkarımlarda bulunmayı çok sever. mesela coen biraderlerin daha önceki filmlerini izlemiştir. "adamlar yapıyor yahu" der. türklerin güldürüsünün korkunç, korku filmlerinin güldürüden ibaret olduğunu falan savunur, izlemez. öküz yahu, ayıp.